Zeka, öğrenilen bilgileri kullanabilme, öğrenilenlerden farklı çözüm yolları türetebilme kapasitemizdir. Düşünmek, sorgulamak, sorguladıklarımızdan yeni sonuçlar çıkarabilmekte zekaya dahildir.
Zeka tek yönlü değildir. Yani bir kişiye zeki veya zeki değil diye yakıştırma yapmak çok yanlıştır. Herkesin zeki olduğu alanlar farklıdır. Kiminin müzikle ilgili ciddi yeteneği varken matematiksel işlemlerde yetersiz kalabilmekte, kimisi ise resim alanında çok yetenekli iken sözel derslerden sınıfta kaldığı gerçeği vardır. İşte bu noktada çoklu zeka kuramı incelenebilir.
Çoklu zeka kuramı Harvard üniversitesinde araştırmalar ve çalışmalar yapan psikolog Howard Garner üretilmiş bir kuramdır. Araştırmacıya göre zeka, uzamsal zeka, kinestetik zeka, müziksel zeka, sözel zeka, içsel zeka, sosyal zeka, matematiksel zeka, doğasal zeka ve varolşusal zeka olarak 9 kategoride incelenebilir. İşte bunlarsan birinin ağırlıkta olduğu bir zihin diğer zeka türlerine eğilim göstermeyebilir. Tam da bu noktada örneğin görsel zekaya sahip bir çocuk, matematiksel zeka alanında başarısız olabilir. Bu yüzden yanlış değerlendirmelerle beraber çocuğun zeki olmadığı gibi yanlış bir algıya kapılabiliriz.
Çocuklarımızın en basit söylemle hangi yeteneğe daha yatkın olduğunu bulabilmemiz kendi içsel yeteneklerini keşfederek doğru mesleklere yönlendirmemizde büyük bir katkı sağlayacaktır. Bu açıdan bir çocuğun zeki olup olmadığının kanısını kafamıza oturtmadan önce mutlaka çocuğu iyi takip etmek, çocuğun zekasının ne yönde olduğunu iyi gözlemlemek ve gelecek hayatında doğru meslek alanlarına yönlendirebilmek için çoklu zeka kuramını iyi araştırmak gerekir.
